Toskana bölgesinin başkenti
olarak nitelendirebileceğimiz Floransa kentinden şimdi rotamızı İtalya’nın
gerçek başkenti “Roma”ya doğru teker çeviriyoruz.
Roma yüzyıllardır Dünya’nın hep
ilgi odağı olan ve Roma İmparatorluğu’nun gücünü simgeleyen ve her zaman bu
gücün merkezi olan bir yer olarak karşımıza çıkıyor. Roma’da geçen sayısız
filmler vardır. Bu şehir öyle bir şehir ki UNESCO Dünya Mirası listesinde tam
45 eser Roma’da bulunuyor. Açıkçası şehrin her yeri açıkhava sanat müzesi. Her
sokağı tarih, her binası bir tarihi eser diyebilirim. Floransa’dan yaklaşık 275
km’lik bir mesafe ile 4-5 saat içerisinde Roma’ya ulaşıyoruz. Floransa’dan
öğlen çıktığımız için Roma’ya varmamız biraz akşam saatlerini buldu. Şehrin
girişi ile başlayan tarih ve arnavut taşlı yollarında titremeye hazır olun :) Öyle ki eğer böbrek
taşınız varsa kesin düşürürsünüz.
Çok merkezi sayılabilecek
otelimize giriş yaparak bavullarımızı bırakıp hemen vakit kaybetmeden acıkan
karnımızı doyurmak ve Roma’nın gecesini de yaşamak adına soluğu sokaklarda
alıyoruz. Görülmeden dönülmemesi gereken Trevi Fountain olarak adı geçen meşhur
“Aşk Çeşmesi”ni bizde görelim dedik ancak ne yazık ki bizlerin filmlerde
gördüğü gibi aşk çeşmesinin o halinden pek eser yoktu zira uzun aylardır çeşme
tadilatta ve ne hikmetse turistlerin revaçta oldukları aylar içerisinde
olmamıza rağmen bir türlü bitirememişler. Çeşmenin özelliği adı gibi aşkı
bulmak isteyenlerin bozuk paralarını çeşmeye atıp aşkı karşılarına çıkardığına
inanılıyor, tadilatta olmasına rağmen bozuk para atan turistleri görmeniz
mümkün, burada fotoğrafımızı çektikten sonra yürüme mesafesi olarak
gidebileceğiniz İspanyol Merdivenleri “Spanish Steps” ‘ni görmeye gidiyoruz. Bu
merdivenlerin en üst kısmında bir katedral var ancak onunda bakımda olması
sebebiyle ünlü bir markanın reklamını görebiliyorsunuz. Ancak meydan çok
keyifli, merdivenler kat kat ve uzun olduğu için merdivenlerin heryerinde
insanların oturduğunu kimilerinin sohbet ettiği, kimilerinin yiyecek yediği ya
da şarabını alıp sevgilisi, eşi ile birlikte aşklarını tazeledikleri yer olarak
karşınıza çıkıyor. Burası aynı zamanda alışveriş içinde birkaç ünlü markanın
bulunduğu küçük bir meydan.
![]() |
Aşk Çeşmesi |
![]() |
Aşk Çeşmesi |
İspanyol Merdivenleri |
Kısa bir akşam turundan sonra
tabii ki dondurmalarımı alıp yürüyüş yapıp otelimize geri döndük. Roma için 2
gün vermiştik kendimize, 2 gün boyunca Roma’yı altına üstüne getirmeyi
hedefliyor, görülmesi gereken tüm
yerleri gezmeyi hedefliyorduk.
Ertesi gün planımız ünlü "Colesseum" Roma Kolezyumu görmek
ve etrafında ki açıkhava müzesini gezerek geçirmekti. Sabah uyanır uyanmaz
motorumuza atladık ve kolezyomun olduğu alana gittik, gerçekten muhteşem bir
eser, özellikle eski gladyatörlerin burada olduğunu düşünerek yapıya baktığınız
da kafanızdan Russell Crowe Gladyatör filmi aklınıza geliyor. Şahsen birçok
arkadaşımızdan duyduğumuz kadarıyla kolezyomun içinde çok birşey olmadığı ve
ciddi sıra olması sebebiyle en az 2-3 saat bekleyip girdikten sonra hayal
kırıklığına uğrayabilirsiniz yorumlarını dikkate alarak, bizde kuyruk olan sıraya
girmeyek etrafında dolaştık ve fotoğraf çekip başka alanları keşfetmeye devam
ettik. Roma’nın en büyük meydanı olan Piazza
del Popolo meydanı gerçekten çok büyük ve bu alanda özel gün kutlamaları
ile yılbaşı kutlamaları yapılıyor.
Roma Kolezyumu karşısında bir köprü var fotoğraf için ideal nokta |
Roma’da bu meydanlara benzer
birçok anıt ve yapıtların olduğu meydanlar var. Bunlardan görülmeye değer
olanları Piazza Venezia meydanın İtalya’nın ilk kralı olan Victor Emmanuel anıtının bulunduğu
ihtişamı ve görkemi ile uzaklardan dahi farkedilen meydandır.
Victor Emmanuel heykeli-Piazza Venezia |
Diğer gezilip
görülecek yerler arasında Piazza Navona
meydanını da görmenizi tavsiye ederim. Meydan eski bir stadyum görünümünde inşa
edilmiş. Romalılar döneminde bu meydan 30.000 kişilik bir stadyum olarak
kullanılmaktaymış. Gerçekten çok büyük bir alana sahip olan bu meydan barok
tarzının baş yapıtı olarak kabul edilmiştir. Meydanda mimar Gian Lorenzo Bernini’nin
dört nehir çeşmesi, Francesko Borromini ve Pietro da Cortana’nın da eserleri
yer almaktadır. Meydanları gezdikten sonra bizim gibi 2 tekere meraklı iseniz
Vespa’nın doğduğu ülke olan İtalya’da Vespa müzesini ziyaret edebilir, yapılan
ilk vespa’dan günümüze kadar olan yolculuğuna tanıklık edebilirsiniz.
Geçirdiğimiz 2.günün sonunda çok
gezdik, çok yorulduk güzel bir yemeği hak ettik diyerek, yakın
arkadaşlarımızdan aldığımız tavsiye ile çok özel bir yere gittik. Roma’nın
şirin sokak aralarında kalan ama bir o kadar leziz pizza ve İtalyan yemeği
çeşitleri ile sıra olsa dahi beklemeyi göze alabileceğiniz “Dar Poeta”(Vicolo del Bologna, 45, 00153 Roma)
ya mutlaka gitmelisiniz. Önceden rezervasyon mümkün değil, eğer boş masa
varsanız şanslısınız ama bizim gibi biraz daha yemek saati olarak 19.00’dan
sonra gidiyorsanız kapıda ki abiye isminizi yazdırıp kaç kişi olacağınızı
söylüyorsunuz, sonra sokak kenarında oturup sıranızı bekliyorsunuz, masalar
boşalıp doldukça sıranız yaklaşıyor ve en sonunda isminiz okunuyor. Evet ismimiz
okundu ama öyle 10-15 dakika sonra değil tam 25 dakika sıra bekledik, inat
ettik çok acıkmış olmamıza rağmen bu pizzayı ve bruschetta’yı deneyecektik. Masaya
oturduk o kadar mütevazi bir yer ki yapmak isteseler oldukça lüks bir restorant
haline getirebilirler ama çok tercih edilme ve popüler olması belki de yılların
tarihini taşıyor olmasından, masaya oturduk ama oturduğumuz gibi servis
alamadık yaklaşık 5-10 dakika’da masa da bekledik, sabır ettik ve biz bu
pizzayı yiyeceğiz dedik J
Pizza öncesinde istediğimiz bruschetta ile altlık yaptık ve üstüne müthiş leziz
ve taze yiyecekler ile hazırlanmış pizzayı yedik, bu güzel yemeğin sonrasında
Roma’nın en meşhur ve lezzetli kahvesini içebileceğiniz Sant’Eustachio Il Caffé (Piazza Sant’Eustachio 82 00186, Rome) de
kahvemizi yudumladık. 1938’den bu yana hizmet veren bu yerde kahve seviyorsanız
mutlaka içmeli sevmiyorsanız da mutlaka bu mekanı görmenizi tavsiye ederim.
![]() |
Dar Poeta |
![]() |
Sant’Eustachio Il Caffé |
Roma’da en çok merak ettiğimiz
yerler arasında olan aslında Roma şehri içinde gibi görünen fakat özerk bölge
olarak yönetilen Hıristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi olan “Vatikan” Okuduğumuz ve öğrendiğimiz
kadarıyla Sistine Chapeli görmek
isteyenler yüzlerce hatta binlerce kişi kuyruğa giriyor ve saatlerce bilet
almayı bekliyorlar fakat eğer siz biletinizi internet üzerinden satın alırsanız
2-3 euro daha fazla ödüyor ancak sıra beklemeden müze tarafından girip müzeyi
gezerek Sistine Chapel’e ulaşabiliyorsunuz. Zamanınız değerli ve burayı görmek
için ayırabileceğiniz bir bütçeniz varsa mutlaka bu yöntemi kullanmanızı
tavsiye ediyorum. Vatikan’da devlet başkanı olarak Papa’nın sözleri yasa
hükmündedir. Papa yasama, yürütme ve yargının da başkanıdır. Vatikan'ın, 100
kişilik İsviçre vatandaşı ve Katolik olması şart olan geleneksel giysili
muhafızlardan oluşan küçük bir ordusu vardır. Sistine Şapeli tavanı, İtalyan
Michelangelo Buonarroti tarafından 1508-1512 döneminde yapılmış, Yüksek
Rönesans resim sanatının bir şaheseridir. Michelangelo tarafından hazırlanan
tavanın dekorasyonunun merkezinde İncil'in tekvin (Yaratılış) kitabından 9
değişik tablo kompozisyonu bulunmaktadır. Bunlar arasında en çok tanınmışı
Adem'in Yaratılışı tablosu olup antik kısa beyaz giysiler içinde meleklerle
çevrili Hıristiyan Tanrısının sağ elinin ikinci parmağını uzatarak nu olarak
yatan Ademin sol elinin ikinci parmağına hemen dokunup onu yaratmasından hemen
sonraki pozunu göstermektedir. Bu küçük ama önemli salonu görmek için binlerce
insan sıraya girmekte olup Chapel’in bu özel odasında fotoğraf çekilmesi
yasaktır. Herkes yasak olduğunu bilse de birşekilde cep telefonları ile çekmeye
çalışıyorlar fakat görevliler bu konuda göz açtırmıyor, önümde fotoğraf çeken
birkaç kişinin fotoğraf makinesinden çektiği fotoğrafı sildirdiler. Dini bir
mekan olarak kabul edildiği için t-shirt, şort, askılı elbise ile girilmesine
izin vermiyorlar. Bu önemli yeri gördükten sonra gezmeye devam ediyoruz.
Vatikan’a ait birçok eserin sergilendiği müzeyi de beraberinde gezme fırsatı
buluyorsunuz.
![]() |
San Pietro Meydanı |
Daha önce bahsetmiş olduğum gibi
açıkhava müzesi gibi olan Roma’da Trojan’s
Column, Trojan’s Market, Roma Forumu, Palatino Tepesi gezilebilecek olan
alanlardan en önemlileridir.
Ayrıca vaktiniz ve fırsatınız
olursa bu mekanları da görebilirsiniz.
Castel Sant Angelo
Kalesi Roma
Tiber Nehri’nin kıyısında, Vatikan’ın karşısındaki bu görkemli yapı İmparator Hadrian tarafından 2. yüzyılda mozole olarak yaptırıldı.
Tiber Nehri’nin kıyısında, Vatikan’ın karşısındaki bu görkemli yapı İmparator Hadrian tarafından 2. yüzyılda mozole olarak yaptırıldı.
Roma Circus Maximus Stadyumu
Circus Maximus Roma’da yer alan ve sezar tarafından yaptırılmış en eski ve en büyük stadyumdur.
Circus Maximus Roma’da yer alan ve sezar tarafından yaptırılmış en eski ve en büyük stadyumdur.
Via Condotti
Alışveriş yapmayı sever, mağaza gezmek isterseniz burayı tercih edebilirsiniz.
Alışveriş yapmayı sever, mağaza gezmek isterseniz burayı tercih edebilirsiniz.
Roma şehri sanat ve tarih
bakımından oldukça zengin, burada sokaklar o kadar dar ki büyük ve geniş araba
görmek oldukça zor, aksine görebileceğiniz ufak arabalar ve özellikle
elektrikli otomobil ve motosikletler yaygınlaşıyor, umarım bir gün bizde bu
kadar yaygın kullanımı ülkemiz de görebiliriz.
Roma’yı görmeden İtalya’yı gördüm
demeyin, Roma gezilecek, keyifli güzel bir şehir, görmenizi ve benim gezerken
keyif aldığım keyfi almanızı dilerim.
İtalya gezimin yavaş yavaş sonuna geliyorum, 6. Şehir olacak olan "Napoli"’ye
teker çevirmeye hazırmısınız ? Bir sonra ki yazım da buluşmak üzere beni takip
etmeye devam edin.
Sosyal medya hesaplarımdan da gezilerimi takip
edebilirsiniz.