9 Temmuz 2016 Cumartesi

Ege’nin Bozulmamış İncisi Assos

Değerli okuyucularım Nisan’dan bu yana işlerim dolayısıyla bir türlü teker çevirme fırsatım olamamıştı. Haziran ayı başında yakın dostum Korcan ve eşi ile 3 günlük bir Thassos gezisi yaptık fakat daha önce yazdığım için o yazıyı tekrar yazma gereği duymadım doğrusu. Daha önce 5 kez Thassos’a gitmiş biri olarak deneyimleri sizlerle paylaşmaktan büyük keyif alıyorum. Thassos yazıma linkten ulaşabilirsiniz.


Gelelim Assos tatilime, bir başka yakın arkadaş grubum olan ve motosiklet dünyası içerisinde tanışma imkanı bulduğum değerli arkadaşlarımla bundan 4-5 ay önce konuşurken yazın nasıl bir tatil planlayalım diye konuştuk. Sonunda çadır kurabileceğimiz ve aynı zamanda yaz tatiline uygun olabilecek şekilde deniz, kum, güneş üçlemesini yaşayabileceğimiz bir yer bakma kararını verdik. Grup içerisinden daha önce birden fazla kez kamp tecrübesi olan arkadaşların yaptığı araştırmaya bağlı olarak Çanakkale’nin henüz doğası bozulmamış ve sit alanı koruması altında yer alan sahil hattında bulunan Assos bölgesinde kamp kurmaya karar verdik. Yine tanıdık dostlardan aldığımız bilgi doğrultusunda bölge de birçok kamp alanının olduğu ancak bizlere uygun olup olmadığını bilmediğimiz için daha önce deneyimlemiş arkadaşlarımızın görüşü ile Assos Gargara Doğal Tatil Kampı’na gitmeye karar verdik.

Assos benim ilk kez deneyimlediğim bir bölge olması sebebiyle nasıl bir yerdir diye merak ederken çevremle yaptığım sohbetlerde güzelliğini ve bakir doğanın yer aldığını öğrendiğim de çok memnun oldum. Bayram öncesi Cumartesi günü yola çıkma kararı ile İstanbul-Tekirdağ-Çanakkale üzerinden toplam da 470km yol yaparak gitmeyi hedefledik. Sabah malzemelerimizi yükledik ve 06.30’da tekerimizi döndürdük. İstanbul’dan mola vermeden Malkara’da yer alan meşhur Ünal Peynircilik firmasının kahvaltı imkanı sağlayan tesisinde durup kahvaltımızı yaptık. Kahvaltının ardından Gelibolu Yarımadasında yer alan 3 farklı feribot noktası(Lapseki, Eceabat, Kilitbahır) ile Çanakkale yakasına geçmeyi planladık. Lapseki feribotunun araç kuyruğu km’leri bulmuşken biraz daha aşağı doğru devam etmeye karar verdik. Eceabat’ta öğle saatlerinde kuyruk 5 km’yi bulmuş bekleyen yaklaşık 2-3 saattir sırada olduklarından yakınıyorlardı. Burada birkez daha 2 teker kullanmanın verdiği rahatlık ve kolaylık için kendimi şanslı hissederek Allah’a şükür ettim :) Feribot ücreti 1 motosiklet + 1 yolcu (12 TL/tek yön)




Çanakkale feribotundan çıktıktan sonra Bursa/İzmir istikametine doğru devam ettik, buradan sırasıyla Ezine daha sonra Ayvacık’ı geçerek Arıklı köyü sapağına girdik, yaklaşık 10 km köy yolları içerisinden devam ettikten sonra sahile indikten ve sağ’a dönünce kamp alanımız olana Gargara’yı kolaylıkla bulduk.

Kamp alanımız birçok kamp tesisisinin yan yana dizildiği bir nokta da bulunuyordu. Eşim ile geçireceğim ilk çadır deneyimi olarak bizden önce tesise varan arkadaşlar çadırlarını kurmuşlar bizleri beklerken dinleniyorlardı. Biz ve birkaç dostumuz daha aynı saatler de tesise vardık ve çadırlarımızı kurmaya koyulduk. Daha önce bir çadırımız olmadığı için en pratik olarak kurulabilen ve içinde rahat edebileceğimiz bir çadır arıyorduk. Yine referans ile Decathlon’un çadırlarından ön girişinde verandası olan arkasında da 2 kişilik şişme yatak koyarak rahatlıkla yatabileceğiniz bir odaya sahip çadırını edindik. Ben çadırı aldığımda 399 TL idi fakat sonra 339 TL’sına düşmüştü.

Çadır ile ilgili fotoğraflara aşağıda görebilirsiniz.





Çadır tatili özellikle yazın yapılıyorsa mutlaka deniz kenarı olmalı sabah kuş sesleri ile uyanıp gözünüzü açtığınızda tam sıcak bastığında kendinizi denize atarak rahatlayabiliyorsunuz. Bulunduğumuz tesisten biraz bahsedecek olursam 6 yıl önce İstanbul’da yaşayan çift Burçak Bey & Hale Hanım İstanbul’un zaman zaman hepimizin şikayet ettiği ve bunaldım bu şehirden noktasına geldikten sonra karar verip buraya yerleşiyorlar ve doğa ile iç içe olabileceği aynı zamanda da işletmeyi sürdürebilecekleri bu kamp alanını kiralıyorlar. Kiraladıklarında şimdikinden daha farklı olan bu yer üzerine hemen hemen para kazanmadan 2 sene boyunca emek sarfediyorlar. Ama sonunda değerinin karşılığını almaya başlıyorlar. Gelen kitle neredeyse tamamı referanslı ve daha önce burada kamp yapıp eş, dost, arkadaşlara tavsiye edilerek gelen tatilciler. Genelde kamp alanlarında yaşanan kargaşa ve birbirine çok yakın olan çadırların birbirini istemedende olsalar rahatsız edebilmelerinin aksine burada çadırlar arası mesafeler oldukça iyi. Kendileri günübirlikçi tatilci ne yazık ki kabul etmiyorlar. Gelen kitlenin düzen ve alıştığı ortamın bozulmaması için ince eleyip sık dokuyorlar diyebilirim. Tatil boyunca en kalabalık ekip 16 kişi ve 7 çadır ile bizdik, üstelik orta mahalle lakabını da aldığımız ve 2 çardak kurup altında uzun masa kurarar sabah kahvaltısı ve akşam yemeklerini yediğimiz 7/24 yaşayan ufak bir mahalle havası kazandırmıştık. Tesis’in ilk girişinde araçlar için otopark imkanı bulunmakta, araçlar kesinlikle çadırların yanına çekilemiyor. Mutfak, Duş ve tuvaletler bölümü de yine burada yer alıyor. Burada bir eleştiri yapacak ve özellikle dikkat çekilmesi gereken bir konu varsa o da sanıyorum ki tuvaletlerin ve mutfak bölümünün temizliği. Kamp demek doğa demek her ne kadar 5* otel konforu aranmayor olsa da hijyen ve böceklere karşı biraz daha önlem alınabileceğini düşünüyorum. Tatil boyunca tedirgin eden ancak kişiye göre çok önemli ya da tolere edilebilir olarak bakabileceğiniz bu konu dışında tesis deniz’e sıfır. Tesisin dilerseniz sabah kahvaltısı ve akşam yemeği servisi verdiği yine deniz kenarında restorantı bulunmaktadır. 





Denizin bir bölümünün girişi taşlık olsa da biraz açıldığınız da denizin muhteşem kumunu ve temizliğini rahatlıkla yaşayabiliyorsunuz. Denize girdikten sonra yüzünüzü tesise döndüğünüz de ne kadar doğa ile iç içe olduğunu dağ, yeşil ve kamp alanı sıralamasıyla tanık oluyorsunuz.




Geceleri gökyüzünde yer alan yüzlerce yıldızları izlemek ve hatta kayan yıldız eşliğinde dilek tutmakta oldukça keyifli yanlarından biri. 4 gece 5 gün olarak gerçekleştirdiğimiz bu tatili geride bırakırken doğanın verdiği huzuru hissetmemek mümkün değil.

Buralar gelmişken Assos’un meşhur deniz kenarında yer alan merkezini, Behramkale’sini ve dilerseniz sahil ilçeleri olan Altınoluk, Edremit, Akçay ve hatta Ayvalık ilçesini bile görmenizi tavsiye edebilirim. Assos merkez gerçekten çok ufak öyle ki bazı yerler de araç geçişleri tek şerit olduğu için gidiş-dönüş tıkanıyor ve bir taraf geriye alması gerekiyor. Birçok balıkçı teknesinin yer aldığı sahilde balık restorantlarında öğle ya da akşam yemeği yiyebilir üstüne tatlı olarak dondurmanız alabilirsiniz. Dondurmanız eşliğinde de kısa ancak anı olarak kendinize ve sevdiklerinize alabileceğini hediyelik eşyaları da burada bulabilirsiniz. 







Buraya kadar gelmişken arnavut taşlardan oluşan ve Assos’u tepeden görebileceğiniz Behramkale’ye de uğramınızı tavsiye ederim. Burada meydanında kahve içebilir, el emeği ile yapılan kıyafetlerin satıldığı dükkanları dolaşabilir, dağ kekik’i alabilirsiniz.

Tarih meraklılarına : Assos Antik Kenti, Apollon Smintheus

Assos’ta ayrıca denize girebileceğiniz koylar arasında en meşhuru Kadırga Koyu olup mavi bayrağa sahip geniş ve uzun bir koydur.




Assos’ta geçirdiğimi keyifli çadır tatilimizi bitirip çadırımızı topladıktan sonra koyulduk yola, yine aynı istikameti kullanarak çok fazla trafik kalabalığına kalmadan bayramın 2. günü dönüşe geçtik. Bu dönüş esnasında sizlere tavsiyem zeytin ve zeytinyağı seviyorsanız mutlaka bölgeden bu ürünleri alın, yolunuz üzerinde Ezine ilçesinden geçeceksiniz ve meşhur Ezine peynirini alabilirsiniz. Ayrıca yol kenarlarında bulabileceğiniz Çanakkale domatesi ve biberlerini de almanızı tavsiye ederim. Bir gezimizi daha sonlandırmanın keyifli mutluluğunu yaşıyorum. Gidiş-dönüş yaptığım 950km’lik çok nasıl geçti anlamadım, sanırım ben iki teker üzerinde olmayı seviyorum :)



Anılarımın arasına bir yenisi daha eklendi. Gittiğim rota ve mekanlar hakkında anında bilgi almak isterseniz sosyal medya hesaplarımı takip edebilirsiniz. Gidilecek yol ve yer hiçbir zaman bitmez. Tekeriniz hep düz bassında gözünüz hep benim üzerimde olsun. Nice rotalara teker çevirmek üzere, yazınız keyifle ve güzelliklerle geçsin. Görüşmek üzere, sevgilerle. 

Sosyal medya hesaplarımdan da gezilerimi takip edebilirsiniz.

Facebook : 2tekerhayat
Twitter: 2tekerhayat
Instagram : 2tekerhayat

1 yorum:

  1. Çok güzel bir gezi olmuş, paylaşımınız için teşekkürler. Assos'a gezi yapıp, kamp kuracaklar için rehber bir paylaşım olmuş.

    YanıtlaSil